Yeme-İçmede Âdab
Yemede ve içmede âdaba riâyet etmek çok mühimdir. Zira âdaba riâyet etmeden ölçüsüz bir şekilde yenilirse, yenilen lokmaların helâl olmasına dikkat edilmezse; bu defa vücutta, kalbte ve ruhta arızalar ortaya çıkmakta, vücut makinası bozulmakta, insanın maddî ve manevî sağlığı kaybolmaktadır.
Yemek yerken, zikir, fikir ve şükürü asla unutmamalıyız.
Başta, "Bismillah" demek, zikirdir. Yemeğin sonundaYemekte ölçü
"Elhamdülillah" demek şükürdür. Yemek yerken, bu nimetleri
gönderen Allahu Teâlâ'yı düşünmek ise fikirdir.
Yemekte ölçü; midenin üçte birini yiyeceğe, üçte birini suya, üçte birini de "hikmete" ayırmak, yâni boş bırakmaktır. Günde iki defa yemek kafidir. Aç olmadan yememek, göz sofrada kalmışken, yâni tam tok olmadan kalkmak lazımdır. Tıka basa yenilirse, hemen günaha meyil başlar. Meselâ televizyondaki haram görüntüler seyredilir, ağızdan çirkin sözler çıkmaya başlar. Yenilen her lokmanın helâl olmasına dikkat edilmelidir. Haram mal boğazdan aşağı gidince; göz nâmahreme bakar, dil gıybet eder, kulak haram şarkı dinler. Yemekte ölçü her zaman "az yemek" olmalıdır. Unutulmamalıdır ki güzel ahlâk az yemekle elde edilir.
Tıka basa yemek, ibâdete, tefekküre, zikre engeldir. Hem mide hastalıklarınınAz yemenin faziletiyle ilgili, Hz. Ebû Hüreyre'nin (r.a.) naklettiği şu hadis-i şerif kulağımıza küpe olmalıdır.
hemen hemen tamamı çok yemekten kaynaklanmaktadır. İsraf haramdır.
Dolayısıyla yemekte aşırı gitmekte, lüzumundan fazla yemekte caiz görülmemiştir.
Sevgili Peygamberimiz buyuruyor:
"İnsan yemesini azalttığı zaman içi nur dolar." (Ramûz, c.1/33-13)Yemeklerden bilhassa akşam yemeğini terk etmemek gerektir. Bu hususta Peygamber Efendimizin (s.a.v.) tavsiyeleri şöyledir:
"Akşam yemeğini bırakmayın, velev bir avuç kuru ekmek de olsa. Zira onu terkYemeğe kusur bulunmamalı, hoşa gitmiyorsa, bir şey denilmemelidir. Bu hususta, Hz. Ebû Hüreyre'nin (r.a.) naklettiği şu hadis-i şerifi ölçü almalıyız:
etmek ihtiyarlatıcıdır." (a.g.e., c.2/470-14)
"Resûlullah'ın (a.s.m.) hiçbir yemeği kusurlu bulduğunu görmedim. YemeğeSoğan ve sarımsak gibi etrafa koku yayan şeyler yenildiğinde cemiyet içerisine çıkmaktan çekinmek gerekir. Şayet kalabalık bir yere, camiye gidilecekse, bu gibi yiyecekleri yememek lazımdır. Hz. Câbir (r.a.) Resûlullah'ın (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
iştihası varsa yer, yoksa yemez, bir şey de demezdi." (Ebû Dâvud,
Et'ıme:13)
"Sarımsak ve soğan yiyen kimse bizden uzak dursun, yahut mescitlerimizdenYemek yedirmek Güzel ahlâk sahibi bir Mü'min, kendisi az yer, buna mukabil başkalarına yedirir, ikram eder. Yemekten ziyade yedirmek çok daha faziletlidir. Yeme-içme âdabında bu hususu da unutmamak lazımdır. Bu hususla ilgili hadis-i şerife bakalım: Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
uzaklaşsın, evinde otursun." (Buharı, Et'ıme:49)
"Çok çok selâm verin, yemek yedirin ve kâfirlerle mücâdele edin ki, CennetinAbdullah bin Amr'ın (r.a.) bu konudaki rivayeti ise şöyledir:
mirasçıları olasınız."
"Rahman olan Allah'a ibâdet edin, bol bol yemek yedirin ve bol bol selâm verinŞunu unutmamak lazımdır. Çok elin uzandığı sofrada bereket vardır. Bu hususla ilgili, Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
ki, huzur içinde Cennete giresiniz." (Tirmizî Et'ıme:45)
"İki kişilik yemek üç kişiye, üç kişilik yemek de dört kişiye yeter." (Buhârî,
Et'ıme:11)
Su içme âdabı
Yemekle ilgili bu umûmi kaidelerden bahsettikten sonra, şimdi de su içme âdâbıyla ilgili temel kaidelere bakalım: Su içerken, üç yudumda ve emerek içmek lazımdır. Suyu kafaya bir dikişte içmek, "deve içişi" olarak tavsif edilmiştir. Su, süt, çay veyahut diğer meşrubat içilirken, evvelâ Besmele çekilecek, ondan sonra, üç defada içilecek, her yudumda bardak belli mesafede tutularak karbondioksitli havanın bardağın içerisine gitmesi engellenecektir. Su emilerek içilmezse, yâni "deve içişi" gibi hurp diye yutarcasına içilirse vücuda zarar verir. Suyu oturarak içmek lazımdır. Sünnet olan şekil budur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ayakta da su içmiştir, fakat bu pek az vâki olmuştur. Hz. Ali (r.a.) su içme âdâbıyla ilgili şöyle demektedir:
"Su içtiğinizde emerek için. Ağzınıza dökercesine boşaltmayın."Çay, süt gibi meşrubatlar sıcak ise, üfleyerek soğutmaya çalışılmamalı, soğuması beklenmelidir. Besmele ile, üç yudumda ve oturarak içilen su ve diğer meşrubatlar içildikten sonra "Elhamdülillah" demelidir. Bir şey içerken altın ve gümüş kaplar kullanmamak gerektir. Hz. Huzeyfe (r.a.) Resûlullah'ın (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:
"Altın ve gümüş kaplardan bir şey içmeyin. İpek ve atlas kumaş da giymeyin.Yemekten önce yapılması gerekenler Yemekten önce ve yemekten sonra elleri yıkamak gerekir. Bu sünnettir. Ayrıca bunun sağlık açısından da pek çok faydaları vardır, o ayrı mevzudur. Yemeğe başlarken Besmele çekilmeli, başlangıçta unutulduğu takdirde, hatırlar hatırlamaz, "Euzubesmele" çekilerek yemeğe devam edilmelidir. Yemek yerken, lokantalar, kafeteryalar ve benzeri yerler hariç, ayakkabıları çıkarmak gerekir. Zaten evlerimizde ayakkabı ile dolaşılmaz. Çarşıda, pazarda her türlü pisliğe bulaşan, hattâ tuvalete girilen ayakkabılarla evde oturmak zaten bizim âdetimiz değildir. Şimdi bu hususlarla ilgili hadis-i şeriflere bakalım: Yemekten önce ve sonra elleri yıkamayı asla ihmâl etmemeliyiz. Zira bu davranış berekete vesiledir. Bu hususla ilgili hadis-i şeriflere bakalım: Hz. Enes (r.a.) naklediyor: Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
Çünkü bunlar, dünyada Müslüman olmayanlar, Âhirette de sizin içindir."(Buhâri,
Et'ıme:29)
"Kim ki Allah'tan evinin hayrını çok etmesini isterse, yemeğe otururken veSelman (r.a.) şöyle anlatır:
kalkınca elini ağzını yıkasın." (Ramûz, c.2/396-9)
Ben Tevrat'ta: "Yemekten sonra elleri yıkamak yemeğin bereketidir." diye okudum.Ebû Hüreyre'den (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.):
Bunu Peygambere (s.a.v.) anlattım ve Tevrat'ta okuduğumu da söyledim. Bunun
üzerine Resûlullah (s.a.v.):"Yemeğin bereketi hem yemekten önce, hem de yemekten sonra elleri yıkamaktadır" buyurdu. (Hadislerle İslâm, c.4/387)
"Her kim elinde et ve yemek kokusu olduğu halde elini yıkamadan uyur ve ona birYemeğe mutlaka "Bismillah" veya "Bismillahir'rahmânirrahîm" diyerek başlamak lazımdır. Bu hususta sevgili Peygamberimizin çok sıkı tavsiyeleri vardır. Şayet yemekte Besmele çekilmezse, şeytan onunla birlikte yer. Şimdi bu hususla ilgili hadis-i şeriflere bakalım: Ömer b. Ebî Seleme (r.a.) rivayet ediyor:
zarar dokunursa kendisinden başkasına suç bulmasın" buyurduğu rivayet
edilmiştir. (a.g.e. c. 4/398)
"Ebû Seleme Resûlullah huzuruna girdiğinde, Resûlullah'ın yanında yemek vardı.Âişe (Radıyallahu anhâ) rivayet ediyor:
Peygamber (s.a.v.) 'Ey oğulcuğum yemeğe yakın ol, Besmele getir, sağ elinle ve
senden taraftan ye,' diye buyurdu." (Şemâil-i Şerif/204)
"Peygamber Efendimiz buyurdu ki: 'Sizlerden biri yemek yemeye başladığındaHz. Âişe'den (r.a.) şöyle rivayet edildi: Peygamber (s.a.v.) ashabından altı kişi ile birlikte yemek yiyordu. Bir bedevi geldi ve o yemeği iki lokmada yiyip bitirdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.):
besmele çekmeyi unutursa, o kimse 'Bismillahi evvelâhu ve âhirehu' (yemeğin
evvelinde ve âhirinde Allah'ın ismiyle yerim', desin" (a.g.e./204)
"Dikkat ediniz! Eğer besmele çekseydi hepinize yetecekti" buyurdu. (HadislerleCâbir bin Abdullah'ın (r.a.) rivayet ettiğine göre Resûlullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
İslâm, c.3/345)
"İnsan evine girdiği sırada ve yemek esnasında Allah'ı zikrederse, şeytan,Hz. Enes (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yemek yerken ayakkabıların çıkarılmasını tavsiye eden şu hadis-i şerifi nakletmektedir:
yardımcılarına 'Size burada ne yatacak yer ve ne de akşam yemeği yoktur.' Der.
Evine girdiği zaman Allah'ı zikretmezse, şeytan, 'İşte barınacak bir yere
kavuştunuz; yemek esnasında Allah'ı zikretmezse, 'İşte burada hem barınabilir,
hem de akşam yemeği yiyebilirsiniz' der." (Ebû Dâvud, Et'ıme:15)
"Yemek yediğiniz zaman ayakkabılarınızı çıkarınız. Zira böylesi ayaklarınız içinYemek esnasında uyulması gereken âdap "Bismillah" diyerek yemeğe başladıktan sonra uyulması gereken temel kaideleri şöylece sıralayabiliriz:
daha rahatlıktır." (Ramûz, c. 1/35-7)
* Yemek sağ el ile yenilmelidir. Bazı kesim tarafından devamlı telkin edilen ve lokantalardaki servis düzeni yanlıştır. Yemek kesinlikle sol el ile yenilmemelidir. Bu hususta Peygamber Efendimizin (s.a.v.) çok sıkı tenbihatı vardır. Bu hususla ilgili hadis-i şeriflerden bazılarına bakalım: Abdullah İbni Ömer (r. a.) Peygamberimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Biriniz yemek yediği zaman sağ eli ile yesin. Bir şey içtiği zaman da sağSeleme bin Ekvâ (r.a.) rivayet etmiştir:
eliyle içsin. Çünkü ancak şeytan sol eliyle yer ve içer." (Tirmizî Et'ıme:9)
"Birisi Resûlullah'ın (a.s.m.) huzurunda sol eli ile yemek yiyordu. Resûlullah* Yemek yerken bir şeye dayanmamak, yaşlanmamak ve yan yatarak bir şey yememek lazımdır. Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.)
(a.s.m.) 'Sağ elinle ye' buyurdu. Adam, 'sağ elimle yiyemiyorum' dedi.
Resûlullah (a.s.m.) 'Yiyemeyesin!' diye beddua etti. O, gurur ve kibirinden
dolayı sağ eliyle yemek istemiyordu. İşte Resûlullah (a.s.m.) bundan dolayı
beddua etmişti. Artık o elini kaldıramaz oldu." (Müslim, Eşribe:108)
"Hele ben, bir şeye dayanarak asla yemek yemem" buyurmuştur. (Şemâil-i* Peygamber Efendimiz (a.s.m.) yemek yerken ya iki dizi üzerine oturur, ya da sağ dizini dikip sol ayağı üzerine otururlardı. Resûl-i Ekrem hazretlerinin yemek yerken edep üzere oturmaları Allah Teâlâ'yâ tevazu içindir.
Şerif/171)
* Yemeği sıcak yememek lazımdır. Bunun için, Resûlullah (s.a.v.) söyle buyurdu:
"Temeği soğutunuz. Sıcak yemek bereketsizdir." (Tenbîhü'l Gafilin, c.2/841)* Yemeği koklamamak lazımdır. Zira bu hayvanların işidir. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Yırtıcı hayvanların kokladığı gibi, yemeği koklamayımz." (a.g.e., c.2/842)* Yemeği soğutmak için üflememek lazımdır. Peygamber Efendimiz yemek kabına üflemeyi ve onda nefeslenmeyi yasaklamıştır. İbni Abbas (r.a.) bu hususta şöyle demektedir:
"Resûlullah (a.s.m.) yiyeceğe ve içeceğe üflenmez; kabın içine de solumazdı."* Yemek yerken lokmaların küçük olması sünnettir. Yemeği çiğneyerek yemek lazımdır.
(İbni Mâce, Et'ıme:18)
* Yemek yerken kabın kenarından yemeye başlamalı, daha başlangıçta yemeğin ortasından yememelidir. Hz. İbni Abbas'ın (r.a.) rivayet ettiğine göre sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur:
"Sizden birisi yemek yediğinde tabağın ortasından yemesin. Lâkin onun kenarından* Yemek yerken, şayet lokma sofraya düşerse onu alıp yemek lazımdır. Hz. Câbir'in (r.a.) rivayetine göre bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
yesin. Zira bereket üstten iner." (Ramûz, c. 1/35-1)
"Sizden birisi yemek yediğinde lokması düşerse, üzerinde olanı temizlesin, sonra* Meyve yerken kabukları ayrı kaba koymak lazımdır. Meyveyi ve kabuklarını aynı tabak içine bırakmamak sünnettir.
da onu yesin. O lokmayı şeytana bırakmasın." (Ramûz, c-1/35-5)
Bu hususta, Resûlullah (s.a.v.), hurmayı ve çekirdeğini aynıYemeğin sonunda...
tabak içine koymayı yasaklamıştır. (Tenbîhü'l Gafilin, c.2/844)
Yemek esnasında, o nimetleri veren Allahu Teâlâ düşünülmeli, yemeğin bitiminde de o nimetlere karşı teşekkür mânâsında, "Elhamdülillah" denilmelidir. Enes b. Mâlik'ten (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Allah, yemek yiyip de hamdeden kulu ile su içip de hamdeden kulundan razı veYemeğin sonunda yemek duâsı yapılmalıdır. Pek çok yemek duası vardır. Bunlardan Peygamber Efendimizin yaptığı ve herkesin rahatlıkla ezberleyebileceği iki duanın yer aldığı iki hadis-i şerifi nakledelim: Ebû Said Hudri (r.a.) rivayet etmiştir:
hoşnut olur." (Tergib ve Terhib, C.4/382)
"Resûlullah (a.s.m.) yemekten sonra, 'Bizi doyuran, bize içiren ve bizi Müslüman olarak yaratan Allah'a hamd olsun' derdi." (Ebû Dâvud, Et'ıme:52) Meali bu şekilde olan duanın asıl metni şöyledir: "Elhamdülillâhi'llezi et'amenâ ve sekânâ ve ce'alena müslimiyn."Muaz bin Enes (r.a.) Resûlullah'ın (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir kimse yemek yedikten sonra, 'Güç ve kuvvetim olmadığı halde bu yemeği bana yediren ve beni bununla rızıklandıran Allah'a hamd olsun' derse, geçmiş günahları affolunur." (Ebû Dâvud, Libas: 1) Meali bu şekilde olan duanın asıl metni şöyledir: Elhamdülillâhi'llezi et'ameni hazâ ve rezaganihi min ğayri havlin minnî velâ kuvvetin ğufire lehu mâ tekaddeme min zenbihi."Ev sahibine dua Şayet yemeğe davet edilmişsek, yemeğin sonunda ev sahibine hem teşekkür etmeli, hem dua etmeliyiz. Bu hususla ilgili Câbir bin Abdullah'ın (r.a.) naklettiği şu hadis-i şerife bakalım:
"Ebû Heysem bin Teyhan, Resûlullah (a.s.m.) için bir ziyafet hazırlamıştı. Resûlullah'ı (a.s.m.) ve Sahabelerini davet etti. Yemekten ayrılırken Resûlullah (a.s.m.) ashabına, 'Kardeşinizin yemeğine karşılık verin.' buyurdu. "Sahabeler, 'Bu yemeğin, karşılığı nedir?' diye sordu. "Resûlullah (a.s.m.), 'Bir kimsenin evine girilir, yemeği yenilir, içeceği içilir ve ayrılıp giderken ona dua edilirse, işte bu dua yemeğin karşılığı olur' buyurdu." (Ebû Dâvud, Et'ıme:45)Eller yıkanmalı Yemekten önce olduğu gibi, yemekten sonra da eller yıkanmalıdır. Hz. İbni Ömer'in (r.a.) rivayetine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususta şöyle buyurmuştur:
"Sizden birisi yemek yediğinde ellerini, etin yağ ve kokusu sebebi ile,Sofra âdabı Yemek âdâbıyla ilgili bu umûmî kaidelerden bahsettikten sonra şimdi de sofra âdabına gelelim. Yemeğin güzelliği, bir sofra etrafına toplanılmasıdır. Sofra, yâni yemek zamanı, ailenin bir araya toplanması, gülerek, söyleşerek yemek yemesi için güzel bir fırsattır. Sofra zamanlarının en neşeli, en özlenen bir araya gelme zamanı olmasını temin etmek anne ve babanın vazifesidir. Sofrada, sıkıntılı, öfkeli olmamak, sıkıntılardan, problemlerden bahsetmemek, terbiye vermek için uzun konuşmalar yapmamak lazımdır.
yıkasın." (Ramûz, c. 1/35-2)
Çocuklar sofrada, anne ve babalarının, gülerek sevgi, saygı ve neşe içinde konuştuklarını, neşeli ve tatlı konulardan söz ettiklerini gördükçe, sofranın aile bağlarında mühim bir yeri olduğunu öğreneceklerdir.
Yemeği topluca yemek çok güzel bir âdettir. Bu âdet mümkün mertebe terkedilmemelidir. Bu hususla ilgili hadis-i şeriflere bakalım: Câbir'den (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.):
"Yemeklerin, Allah'a en sevimli olanı, başına çok insan toplananıdır" buyurduğuVahşi b. Harb'ın (r.a.) şöyle dediği rivayet edildi:
rivayet edildi. (Tergib ve Terhib, c.4/362)
Ashap: "Yâ Resûlullah! Biz yiyoruz, ama doymuyoruz." dediler. Resûl-i Ekrem:İbni Mâce de Hz Ömer'den (r.a) Resûlullah'ın (s.a.v.):
"Yemeğinizi topluca mı yiyorsunuz, yoksa ayrı ayrı mı?" diye sordu. Onlar da:
"Ayrı ayrı yiyoruz" dediler. Resûl-i Ekrem: "Hepiniz yemeğin başına toplanın ve besmele çekin ki, yemeğiniz bereketlensin" buyurdu.
"Yemeğinizi ayrı ayrı değil, toplu halde yiyiniz. Çünkü bereket cemaatleSofrada dikkat edilecek en mühim hususlardan birisi de; herkes yiyip bitirinceye kadar sofradan kalkmamak, kendisi doysa bile herkes yemeğini bitirinceye kadar elini yemekten çekmemektir. Bu hususa dikkat etmeyen bir kimse arkadaşını mahcup eder. Belki yemek ihtiyacı olduğu halde henüz karnı doymadan sofradan kalkmasına sebep olur. Hz. İbni Ömer (r. a) bu hususla ilgili Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
beraberdir." buyurduğunu rivayet etmiştir." (a.g.e., c.4/361)
"Sofra kurulduğunda, kişi önünden yesin. Arkadaşının önünden ye tabağın
tepesinden yemesin, Zira bereket yukarıdan gelir. Sofra kaldırılmadan da
kalkmasın. Bütün insanlar elini çekmedikçe, doysa bile elini yemekten çekmesin
ve etrafını gözetsin. Zira olabilir ki henüz yemeğe ihtiyacı olan bir kimse
utanır da, o da elini yemekten çeker." (Ramûz, c. 1/65-12)
1 yorum:
sağolasın adaşım çok faydalı bir yazı olmuş.bu yazılarının ve tariflerinin devamını bekliyorum
Yorum Gönder